Sindy

Aldatmak mutlak bir konu değildir, olamaz.
Her erkek eşini aldartır ya da her kadın eşini aldatır diye bir şey yoktur.
Aldatacak diye bir konu da söz konusu değildir.
Hatta aldatmak dahi, kendi içinde 'başkasını mı, yoksa kendi kendini mi' diye tartışılabilir.
Ama gerçek olduğuna inandığım bir şey vardır.
O da erkeklerin, kadınlardan çok daha kolay aldattığıdır.
Bir kere yaradılıştan gelen,erkeğin kadına karşı bir arzusu söz konusudur.
Erkek kendince sürekli bir kur yapma,'avlanma' türünden içgüdüsel hareketler peşindedir.
Erkekler kadını ve cinselliği günlük yaşam içerisinde hep bulmak,görmek ve yaşatmak ister.
Aniden bir konunun içine kadını,cinselliği katabilir ve bunu erkekliğinin bir parçası olarak görür.
Çok kadınla birlikte olmayı bir şan,paye sayan erkekler, birliktelikte de karşı tarafı minimumda tutarak, birlikteliği tamamen kendi kazanımları olarak görür.
Sözünü ettiğim bu durum hem yanlış hem de 'asil olmayan' bir yaklaşım biçimidir.
Dediğim gibi erkek durağanlıktan, bir heyecana yönelme istencini de aldatmakla sonuçlandırabilir.
Aldatmak kadında olduğu gibi erkekte de bir özgüven meselesidir.
Özellikle ilişki tecrübesi,özgüveni olmayan erkeğin,özgüven ve tecrübesi olan bir erkeğe nazaran, her şeyi mahvetmesi ve ilişkisini yüzüne gözüne bulaştırması ihtimali daha büyüktür.
Belli bir yaştan ve heyecanın ortadan kalkmasının ardından, bu durum aldatmanın ötesine geçme, hatta her şeye rağmen başkasına aşık olma söz konusu olabilir.
***
Erkeğin ve kadının aldatması arasında dağlar kadar fark vardır.
Erkeğin gözünde aldatmak, kendisi için basit bir konudur.
Hatta cinsel aldatmayı bile bir ihtiyaç,değişiklik gibi görebilen erkek, ancak başka birine aşık olduğu zaman kendini aldatmış olarak kabul eder.
Bir kaçamak ya da 'telafuzu dahi ayıp olmayan çapkınlık', yaptım oldu bir kere diye de geçiştirebilir.
Özellikle toplumun erkeğe biçmiş olduğu ve yanlışlığına kesinlikle inandığım namus ve namussuzluk kavramını da içine alan ve erkeğin namusu yokmuş gibi kabul eden ahlak değerlerinden söz ediyorum.
Şimdilerde, yeni çağın fiziksel güce değil de beyin gücüne göre, üretime ve gelir elde edebilmeye bağlı getirisi ve kadının da sosyal ve ekonomik arenadaki yerini almasıyla bu durumda yavaştan da olsa bir iyileşme vardır.
Eskiden 'kocamdır yapar ama yine evine döner' diyen kadınlar, şimdi haliyle bu durumu kabul etmemekte ve daha fazla boşanma yolunu tercih etmektedir.
***
Erkeklerin çekici bulduğu kadınlara yönelik zaafiyetinden söz ettik.
İlk aldatmadan itibaren aldatmayı, eşine farkettirmeden ustalıkla devam ettiren erkekler buna devam ederler.
Ancak çoğu zaman aslında kendi kendilerini kandırdıkları ortaya çıkar.
Aldatıldığını anlayan kadın büyük ruhsal çöküntü içine girer.
Yüreğinde dayanılmaz bir acı hisseder ve aldatılmış olmasına rağmen kendi kendine sorular sorar.
Kiminle aldatıldığını biliyorsa, sürekli kendini onunla mukayese eder ve zaman zaman kendinde de bir takım eksikler arar.
Aldatan erkek, karısının durumdan haberdar olması sonrasında daha esnek davranışlar sergileyerek durumu düzeltmeye çalışır.
Erkek mentalitesi ona ilişkinin eskiden olduğu gibi devam edebileceği hissini verir.
Ama çevremde yaşanan tecrübelere de baktığımda, su yüzüne çıkmış bir aldatmanın aslında daha sonra çok zor tedavi edilebildiğini görmekteyim.
Çünkü aldatmak bir milattır.
O günden sonra muhtemel her tartışmanın,kavganın yine eski defterlere kazınmış aldatmanın yaşandığı noktasında bitmesi ihtimali, aslında her şeyin bittiği gerçeğini de doğurabilir.
Karşılıklı olarak bir sarsıntı yaşanır güven yok denecek kadar azdır.
***
Aldatan erkek aldatılmaya hiç sıcak bakmaz!
Bunu hak etmediğine inanır.
Kendi aldatmasına 'ne yapalım oldu bir kere' gözüyle bakarken, eşinin aldatmasına en sert tepkiyi koyar.
Bununla beraber sayıları hiç de azımsanamayacak sayıdaki kadınlar, aldatıldıklarında içine düştükleri psikoloji neticesinde aldatarak intikam alma yolunu seçerler.
Böylelikle hem değerli,güzel,çekici olduklarına kendi kendilerini ikna ederler, hem de aldatarak hak etmedikleri davranışın aynısını yaparak intikam aldıklarını düşünürler.
Bu tür bir ilişkiyi sürdürmek, gelinen aşama sonrasında sihirli değneğe ihtiyaç duyar.
Bir yastığa başını koyan ve her biri diğerini aldattığının bilincinde çift, artık bir çok şeyi kaybettiğinin farkına varır.
Çocukların hatırına sürdürme gayreti gösterilse de böyle bir ilişki bitmiş demektir.
Biten evlik sonrası çok kısa bir dönem bekarlık hayatı ve arkadaşlarla dışarıya çıkmak, özgürlüğü yaşamak eskiyi unutturacak kadar hoş gelebilir.
Ancak ilerleyen günlerde birçok ekranınızın evli pozisyonda olmaları, çocukları ile yaşadığı mutluluklar sizi yalnızlaştırır.
Boşanma sonrasındaki dönem artık sırat köprüsü gibidir.
Çok şansı olduğuna inanan insan, artık tabiat gereği yıpranmışlığın da vermiş olduğu dezavantajla hayatta son bir şans arayışına girer.
Bulanlar ve eskisinden çok daha mutlu olanlar da vardır ama boynu bükük kalanlar fazlalıktadır.
Hayatta ne istediğimizi iyi bilmek durumundayız.
Arayış içinde olmak,hepsinden öte 'ne istediğini bilmeden arayış içinde olmak'en kötüsüdür.
Ne istediğini bilmeyen bulduğunda da anlayamaz...